24 Mayıs 2013 Cuma

Sera Çeşitleri


Sera Çeşitleri Nelerdir




Seralar orta yastık durumu ve çatı şekillerine göre iki ana kategoriye ayrılıyor.

Orta yastık durumuna göre;

Orta yastıksız seralar: Orta yastıksız seralarda 80cm kadar genişlikte orta yolun iki tarafında, tercihen 110 santimetre genişliklerinde birer üretme yastığı bulunur. Yan yastıklar çoğu kez çelik üretimi ve aşılara tahsis edilir.

Orta yastıklı seralar: Orta yastıklı seralarda iki tarafa uzanan yastıkların arasında sranın ortasında boylu boyunca, tercihen, 220 santimetre genişliği ile bir orta yastık bulunur. Bu seralar orta yastıksızlardan tabiatıyla daha geniş alınır. Eğer böyle bir serada hem üretme ve hem de yetiştirme yapılıyorsa, orta yastık üretmeye, kenar yastıklar da saksıya, kaba veya tüpe alınan fidan ve aşıları yetiştirmeye tahsis edilir. Zira orta yastıklar bu seralarda daha sıcak olur.

Çatı şekillerine göre;

Tek çatılı seralar: Bunlarda çatılar tek meyilli ve dolayısıyla tek yüzeylidir. Genellikle bir binanın veya bir duvarın güneye bakan tarafına dayanır. Aynı çatı tipi meyilli yerler için de söz konusu olabilir. Bunlarda çatı eğimi güneye baktığından güneş ışınlarından ve sıcaklığından iyi faydalanır. Genellikle amatör seralardır, tesisleri ucuzdur. Ayrı, yani bir kenarı bir yere dayanmayan müstakil olarak da tek çatılı seralar yapılabilir. Fakat bu takdirde çift meyilli veya iki çatlı seralar tercih edilmelidir.

İki çatılı seralar: Bunlar daha iyi ışık alırlar. Çatının iki yüzü birbirine eşit ise ’’ikiz kenar çatılı seralar’’ olurlar. Çatının biri uzun diğeri kısa ise ’’iki çatı kenarı eşit olmayan seralar’’ söz konusudur. Meyilli arazilerde de bu tip sera kuruluşlarına sıkça başvurulur.

M çatılı seralar: Bunlar ise yan yana gelen blok seralardır. Bunlar ikiz kenar veya iki kenarı eşit olmayan çatılı seraların yan yana gelmesinden oluşur.

Blok seralar: Blok seralar birbirlerine ekli olarak tesis edildikleri için tesis giderleri daha azdır. Aynı tür bitki yetiştirme söz konusu ise aralarında ara duvar gerekmez. Fakat her blok için ayrı bir türün yetiştirilmesi öngörülüyor ise her türe uygun farklı ekolojik koşullar yaratmak için blokların arasına perdeler koyarak bir birinden ayırmak gerekir.


Seraların Sınıflandırılması


Seraların Sınıflandırılması


1. Orta Yastık Durumuna Göre Seralar:

Orta yastıksız seralar: Orta yastıksız seralarda 80cm kadar genişlikte orta yolun iki tarafında, tercihen 110cm genişliklerinde birer üretme yastığı bulunur. Yan yastıklar çoğu kez çelik üretimi ve aşılara tahsis edilir.

Orta yastıklı seralar: Orta yastıklı seralarda iki tarafa uzanan yastıkların arasında sranın ortasında boylu boyunca, tercihen, 220cm genişliği ile bir orta yastık bulunur. Bu seralar orta yastıksızlardan tabiatıyla daha geniş alınır. Eğer böyle bir serada hem üretme ve hem de yetiştirme yapılıyorsa, orta yastık üretmeye, kenar yastıklar da saksıya, kaba veya tüpe alınan fidan ve aşıları yetiştirmeye tahsis edilir. Zira orta yastıklar bu seralarda daha sıcak olur.

2. Çatı Şekillerine Göre Seralar

Tek çatılı seralar: Bunlarda çatılar tek meyilli ve dolayısıyla tek yüzeylidir. Genellikle bir binanın veya bir duvarın güneye bakan tarafına dayanır. Aynı çatı tipi meyilli yerler için de söz konusu olabilir. Bunlarda çatı eğimi güneye baktığından güneş ışınlarından ve sıcaklığından iyi faydalanır. Genellikle amatör seralardır, tesisleri ucuzdur. Ayrı, yani bir kenarı bir yere dayanmayan müstakil olarak da tek çatılı seralar yapılabilir. Fakat bu takdirde çift meyilli veya iki çatlı seralar tercih edilmelidir.

İki çatılı seralar: Bunlar daha iyi ışık alırlar. Çatının iki yüzü birbirine eşit ise ''ikiz kenar çatılı seralar'' olurlar. Çatının biri uzun diğeri kısa ise ''iki çatı kenarı eşit olmayan seralar'' söz konusudur. Meyilli arazilerde de bu tip sera kuruluşlarına sıkça başvurulur.

M çatlı seralar: Bunlar ise yan yana gelen blok seralardır. Bunlar ikiz kenar veya iki kenarı eşit olmayan çatılı seraların yan yana gelmesinden oluşur.

Blok seralar: Blok seralar birbirlerine ekli olarak tesis edildikleri için tesis giderleri daha azdır. Aynı tür bitki yetiştirme söz konusu ise aralarında ara duvar gerekmez. Fakat her blok için ayrı bir türün yetiştirilmesi öngörülüyor ise her türe uygun farklı ekolojik koşullar yaratmak için blokların arasına perdeler koyarak bir birinden ayırmak gerekir.



Seraların Boyutlandırılması


Seraların Boyutlandırılması


Seraların genişliği

Seraların genişliği, bitki sıraları arasındaki uzaklığa ve bitki sırasının boyuna sera çatı şekline,yetiştirilecek bitki türüne ve miktarına, serada çalışabilecek işçi sayısına ve sera kurulacak alanın büyüklüğüne göre değişir.

Bu etkenler düşünüldüğünde, bir bireysel seranın taban alanı en çok 400-500 m2 ; genişliği ise 9 - 12 m arasında olmalıdır. Sera genişliğinin 3 ve 3 ün katları olacak şekilde ayarlanırsa, sera iç planlaması kolay olur. Çatı genişliğinin ise cam örtülü seralarda 9-12 m, plastik örtülerde ise 6-9 m arasında olması tavsiye edilir.

Seraların Uzunluğu

Sera boylarının fazla uzun olması, ısının sera içerisinde homojen olarak dağılımını engellemektedir. Buna karşılık çok kısa seralarda ise hareket ve çalışma zorluğu vardır. Bu nedenlerle sera uzunluğunun 40 -50 m dolayında olması gerekir.

Seraların Yüksekliği

Sera yüksekliğini; yetiştirilecek bitki boyu, türü ve miktarına, Sera içinde işçiliğin rahatça yapılabilme yüksekliğine, civar iklim şartlarına, bağlı olarak değişir. Ortalama Sera yüksekliği 180-190 cm civarında olmalıdır. Eğer Serada makine kullanımı düşünüyorsa, sera yüksekliğini daha yüksek tutulabilir. İç mekan süs bitkileri ve diğer süs bitkilerinin yetiştirildiği seralar en az 2,5 metre olmalıdır.

Seraların Isıtılması


Seraların Isıtılması


Sera ısıtmasında, en önemlisi ısının sera içinde dengeli olarak dağılmasıdır.
Sera ısıtma sisteminin özellikleri ;
• Sistem, dış hava sıcaklığına bağlı olmadan sera içi sıcaklığını istenilen sınırlar içinde tutabilmeli,
• Isı sera içinde dengeli olarak dağılmalı,
• Sık arızalanmamalı,
• Kolay yakıt sağlanabilmeli,
• Verimli çalıştırılabilmeli,
• Maliyet ve yakıt masrafları az olmalıdır.

Seraların örtü malzemesi olan cam ve plastiğin ısı geçirme özelliğinin yüksek olması nedeniyle seralar çabuk ısınır ve çabuk soğurlar, Serada bitkinin iyi bir şekilde gelişebilmesi için seranın sıcaklığı düştüğü zaman sera içine ısı verilmesi gerekmektedir.

Seraya verilecek ısının miktarı ;
• Sera dışındaki hava sıcaklığına,
• Sera içinde istenilen sıcaklık derecesine,
• Seranın dış yüzeylerinin toplam alanına,
• Sera örtü malzemesinin tipine ve kat sayısına,
• Seranın yapı kalitesine bağlı olarak değişir.

Seraların bulunduğu yerde çevre sıcaklığının en düşük olduğu zamanlarda, sera içinin istenilen sıcaklık derecesinde (15-25 C) tutulabilmesi için seranın ısıtılması gerekir. Bu şekilde ısıtma fazla pahalı olacağından sera içi sıcaklığı bir süre 7-10 C' de tutulabilir. Bu sıcaklık derecelerinde bitkilerin gelişme hızı yavaşlasa bile, bitki yetiştiriciliği yönünden sakıncalı sayılmayabilir.

Seralarda Kullanılan Isıtma Yöntemleri:
• Sobalarla ısıtma,
• Kaloriferli ısıtma,
• Sıcak havayla ısıtma: Isıtılmış havanın belli aralıklarla küçük delikleri bulunan ince polietilenden yapılmış boru kanallara, bir basınç altında sürekli olarak gönderilmesi ilkesine dayanır.
• Doğal enerji kaynaklarından yararlanarak ısıtma,
• Elektrik enerjisiyle ısıtma,
• Atık enerjiden yararlanarak ısıtma.


Serada Domates Yetiştiriciliği


Serada Domates Yetiştiriciliği


FİDE YETİŞTİRME ORTAMI HAZIRLANMASI
Harç Yapımı
Seralarda yetiştirilen hibrit domates tohumları oldukça pahalıdır. Bu nedenle fide yetiştirirken, çekirdek kaybını en aza indirmek, güçlü ve sağlıklı fide elde ede-bilmek için bazı kurallara uymak gerekmektedir.
Fideler, ya dezenfeksiyonu yapılmış, bitki besin maddelerince zenginleş-tirilmiş hazır torflarda ya da özel olarak hazırlanan harç toprağında yetiştirilmelidir.
Hazır torfların steril olması, bitki besin elementlerini içermesi, fideyi 10-15 gün erken yetiştirmesi ve hazırlanmasının kolay olması açısından oldukça avantajları vardır.
Harç tohum ekiminden 2-3 ay önce hazırlanmaya başlanmalıdır.

Çok farklı harç hazırlama şekilleri varsa da; en yaygın olan üç formül şunlardır:

1. 6 kısım çiftlik gübresi,
3 kısım bahçe toprağı,
1 kısım dişli dere kumu.
2. 2 kısım çiftlik gübresi,
2 kısım orman toprağı,
1 kısım dişli dere kumu.
3. 4 kısım çiftlik gübresi,
2 kısım bahçe toprağı,
1 kısım dişli dere kumu.

Harçta kullanılan ahır gübresi en az üç ay önceden temin edilmeli, mutlaka iyi yanmış olmalı, bitkiye zararlı tuz, asit vb. maddeleri ihtiva etmemeli ve içinde bitki artıkları bulunmamalıdır. Bu nedenle harca girecek malzemeler 1 cm. delikli elekle elenmelidir. Elendikten sonra yukarıda belirtilen oranlarda birbirleriyle iyice karıştırılmalı ve sulanarak nemlendirilmelidir. Zaman içinde birkaç defa aktarılarak ve nemlendirilerek harcın istenilen vasfı kazanması sağlanmalıdır.
Hazırlanan harcın gıda değerini artırma bakımından tohum ekiminden önce ticari gübreler ile takviye edilmesi tavsiye edilir. Bunu temin için her 1 m3 (50 teneke) harca 1-1,5 kg. 15-15-15 gübresi veya 1,5 kg. Triple Süper Fosfat gübresi ilave edilmelidir.

Harcın İlaçlanması
Metil bromid: Tavlı harç beton bir zemin üzerine 30 cm. yüksekliğinde yayılır. Her 1 m3 harç için bir tüp hesabıyla çivi çakılmış tahta parçasına devrilmeyecek şekilde tüpler yerleştirilir. Harcın üzeri sağlam deliksiz bir plastikle kenarlarından gaz kaçmayacak şekilde kapatılır. Naylonun üzerine çıplak ayakla çıkarak tüplere basmak suretiyle patlatılırlar. 2 gün bu şekilde kapalı olarak bekletilen harcın bu süre sonunda üzeri açılır ve aktarılarak havalandırılır. Metil bromid uygulaması genel amaçlı (toprak mantarları, nematodlar, zararlı böcekler, ot tohumları) bir fümigasyon sistemidir.

TOHUM EKİMİ VE ÇİMLENME FAKTÖRLERİ
Tüm tohumlarda olduğu gibi, domates tohumunda da çimlenme ve fide oluşumu için dört faktör gereklidir:
Tohumun çimlenme olgunluğunda olması,
Yeterli su (nem),
Yeterli ısı,
Yeterli oksijen.

a) Genel bir kural olarak, bir bitkiden elde edilen tohumun çimlenme olgunluğuna erişmiş ve belirli bir dinlenme ihtiyacını tamamlamış olması gereklidir. Bu özelliklere sahip olmayan tohumun çimlenmesi tesadüfe bırakılmış olur.
Normal bir tohum; bölünme ve çoğalma kabiliyetinde olan bir embriyo ile çimlenme esnasındaki hayati olaylar için harcanacak besi dokusu (nucellus)’ndan oluşur.
Çimlenmede ilk saçaklar ve gövde embriyodan meydana gelir. Gıda maddeleri ise nucellus’tan sağlanır. Klorofil teşekkül edinceye kadar olay böyle devam eder. Öyle ise, bir tohumun sağlıklı şekilde çimlenip fide haline geçebilmesi için, yeterli bir embriyo gücüne ve gıda deposuna sahip olması gerekir. Aksi takdirde çimlenme düzensizliği veya fide halinden önce ölümler meydana gelebilir.
b) Tohumun çimlenebilmesi, hayati olaylara başlayabilmesi ve bu olayları tamamlayabilmesi için, ikinci faktör su (nem)’dur. Yeterli nemi bünyesine alan tohum hemen şişmeye başlar. Şişme için yeterli suyun üzerindeki miktar, yani aşırı su ortamı oksijensiz bırakacağı için zararlıdır.
c) Tohumun çimlenebilmesi için minimum bir sıcaklığa ihtiyacı vardır. Bu minimum sıcaklığın altındaki derecelerde çimlenme gerçekleşmez iken, minimum sıcaklığın üzerindeki ısı derecelerinde çimlenme süresi kısalır.
Domates tohumunun minimum çimlenme sıcaklığı 10 0C’dir. Bu sıcaklıkta tohum 43 günde çimlenir. Toprak sıcaklığı 15 0C olduğunda 14 günde, 20 0C olduğunda 8 günde ve 25 0C olduğu zaman ise 6 günde çimlenirler.
Yani, tohum ekimi için ya toprak sıcaklığının en az 10 0C’nin üzerine çıkması beklenmeli ya da sıcaklığı uygun seviyeye çıkaracak tedbirleri almak gerekir.
d) Tohumun çimlenmesinde kullanılacak enerji oksijen ile sağlandığından, bu faktör olmaksızın diğer faktörler mevcut olsa bile çimlenme gerçekleşmez.
Tohum, çimlenme esnasında oksijen kullanarak bünyesindeki gıda maddelerini yakmak durumundadır.
Gereğinden fazla derin ekilen tohumlarda, depo maddelerinin oksijen ile yakılması sonucu oluşan CO2 tohumların etrafını kuşatarak anaerob bakteriler için uygun bir ortam hazırlar ve tohumlar çürür. Bu nedenle genel bir kaide olarak, tohumların ekim derinliği tohum büyüklüğünün (genişlik) 2-3 katını geçmemelidir.
Konya İli şartlarında erken ilkbahar yetiştiriciliği için tohum ekimi ısıtmasız sera koşullarında 20 Şubat-5 Mart tarihleri arasında yapılmalıdır. Tarih öne alındıkça tohumların soğuktan zarar görme riski artmaktadır. Dış sahaya yönelik tüplü fide çalışmalarında tohum ekimi 25 Mart-5 Nisan tarihleri arasında yapılmalıdır.
Domates tohumları önce kasalara ekilmelidir. Tohum ekilecek kasaların alt tahtaları fazla suyun akmasına müsaade edecek kadar aralıklı olmalıdır. Kasalarda hazır torf kullanılabileceği gibi, tüpler için hazırlanan harç da kullanılabilir. Harç fümige edilmemişse kasalara doldurulduktan sonra daha önce anlatılan ikili ya da üçlü karışım kasanın altından ilaçlı su çıkıncaya kadar süzgeçli kova ile dökülmelidir.
Bu şekilde hazırlanan kasalara ertesi gün 10 cm. arayla çizgiler açılır. Bu çizgiler üzerine 2 cm. arayla tohumlar tek tek bırakılarak üzerleri hafifçe kapatılır ve sulanır.
Bu şekilde ekilen kasalar çimlenme sıcaklığının altında olmayan sıcaklıkta tutulmalıdır. Harç kısa aralıklarla azar azar sulanmalı kesinlikle kurutulmamalıdır.
Bu şekilde bırakılan tohumlar çimlendikten sonra kotiledon yapraklar gelişmelerini tamamlayıp yere paralel duruma gelince tüplere şaşırtılmalıdır. Geç kalınırsa fideler zayıf ve cılız olurlar.
Şaşırtmaya başlamadan önce kasalardaki fideler bol su ile sulanarak köklerinin zarar görmeden çıkartılmaları sağlanır. Domates fideleri kotiledon yapraklarından tutularak çıkartılmalı ve aynı şekilde tüplere yerleştirilmelidir. Fidenin gövdesinden kesinlikle tutulmamalıdır.


SERA TOPRAĞININ HAZIRLANMASI
Domatesin Toprak İsteği
Domates toprak bakımından pek seçici değildir. Kumlu topraklardan hafif killi topraklara kadar her tip toprakta yetiştirilmesine rağmen; en iyi netice organik maddelerce zengin hafif topraklardan alınmaktadır. Yetişme periyodu çok kısa olan yerlerde erkencilik çok önemlidir. Bu nedenle erken mahsul almada kumlu-tınlı topraklar ideal kabul edilmektedir. Sanayi için yapılan domates yetiştiriciliğinde erkencilikten ziyade verim önemli olduğundan, yetiştirme periyodu uzun olan yerlerde tınlı, killi-tınlı, milli-tınlı topraklar hafif topraklara tercih edilir. Domates yetiştirilecek toprakların drenajının iyi olması gerekir. Domates toprak asitliğine oldukça dayanıklıdır. Toprak pH’sı 5 ile 5’in altına düşmedikçe kireç verilmesi tav-siye edilmez. Domates yetiştiriciliğinde pH’nın 6-6,5 olması tavsiye edilir.
Serada Toprak Hazırlığı
Serada mevcut ürünün hasadı biter bitmez toprak hazırlıkları başlamalıdır. Sırası ile;
a) Sera, mevcut ürünün artıklarından temizlenmelidir.
b) Toprak derince işlenmelidir.
c) Özellikle yaşlı ve tuz problemi olan seralar 3-5 defa göllendirilerek sulanmalıdır.
d) Bir önceki dönemde topraktan kaynaklanan hastalık veya nematod problemi görülmüş ise, yaz mevsiminde toprak solarizasyonu veya solarizasyon + ilaçlama yapılmalıdır.
e) Fidelerin seraya naklinden önce toprak analizi yaptırılarak, bilinçli bir gübreleme programı hazırlanmalıdır.
Sera Toprağının Dezenfeksiyonu
Sera toprağının çeşitli hastalık ve zararlı problemlerinin çözümünde kullanılacak ikinci bir yoldur. Hesaplanan çiftlik gübresinin mutlaka dezenfeksiyon işleminden önce verilmesi gerekir.
Metil bromid: Sera toprağı parseller halinde sağlam ve deliksiz plastik örtü altına alınır. Parsel kenarları gaz kaçmasına meydan vermeyecek şekilde sıkıştırılır. Örtü altına her 1 m2 için 50-75 gram ilaç hesabıyla yerleştirilen tüpler harçta olduğu gibi üstüne basmak suretiyle patlatılır. 48 saat (iki gün) sonra örtü kaldırılır ve toprak işlenerek havalandırılır. Toprak mantarları, nematodlar, zararlı böcekler ve ot tohumlarına karşı etkili genel amaçlı bir sistemdir.
GÜBRELEME PROGRAMININ HAZIRLANMASI
Toprağa uygulanan belirli miktar azotun toprak yapısı, yetiştirme mevsimi, toprak sıcaklığı, sulama şartlarına göre % 70-90’ı alınabilir. Fosforlu gübrelerde bu oran % 25-30, potasyumlu gübrelerde % 60-80’dir. Çiftlik gübrelerinde ise ilk yıl için azotun % 25-30’u, fosforun % 30-35’i ve potasyumun % 50-80’i bitki ta-rafından alınabilir.
Bu nedenlerle 1 ton ürünün kaldırdığı saf maddeler yerine, uygulanması gereken miktarları bilmek ve önermek daha uygun ve daha pratiktir.
Domateste 1 ton ürün elde etmek için kayıplar ve bitki tarafından alına-mayan miktarlar dahil olmak üzere aktif madde bazında uygulanması gerekli N-P-K miktarları tablo 2’de görülmektedir.
Tablo 2: Domateste 1 ton Ürün Elde Etmek İçin Uygulanması Gereken
Saf N-P-K Miktarları (kg).

Yetiştirme mevsimi, sera tipi, seranın ısıtılıp ısıtılmadığı, üreticinin deneyimi, tohum çeşidi vs. göz önüne alınarak, elde edilmesi mümkün olan ürün miktarı hedef olarak seçilmelidir.
Bu ölçüler içerisinde hedefimizi dekara 15 ton olarak belirlemiş isek yetiştirme mevsimi boyunca toprakta bulunması gereken saf madde NPK (azot, fosfor, potasyum) miktarlarının sırası ile 45 kg. azot, 24 kg fosfor ve 67,5 kg potasyum olması gerekir.
Toprak tahlili neticesi bulunan besin maddeleri bu miktarlardan çıkarılarak uygulanması gereken net besin maddesi miktarları bulunabilir.
Bu tespitten sonra, uygulanacak gübre miktarlarının taban ve üst gübrelemedeki yüzde paylarının tespit edilmesi gerekir.

Bu bilgilerin paralelinde domates yetiştiriciliğinde tabana 1 dekar saha için 8-10 ton iyi yanmış çiftlik gübresi, ayrıca suni gübre olarak 50-60 kg. Amonyum Nitrat + 50-60 kg. Triple Süper Fosfat (TSP) + 50-60 kg. Potasyum Nitrat + 50 kg. Magnezyum Nitrat birbirleriyle iyice karıştırılarak fide dikiminden 10-15 gün önce toprağın yüzüne serilerek en az 15-20 cm. derinliğinde toprak işlenmelidir. Eğer bu gübre karışımı hazırlanamazsa yerine 100-125 kg. 15-15-15 gübresi + 40 kg. Triple Süper Fosfat + 50 kg. Magnezyum Nitrat verilerek aynı işlem yapılmalıdır.
SERANIN DİKİME HAZIRLANMASI VE DİKİM
Taban gübrelemesi yapılan seralarda sıra andalların hazırlanmasına gelmiştir. Bu iş için sera tabanı güzelce tırmıklanmalı ve toprak tesviye edilmelidir. Andallar tabandan 15-20 cm. yükseklikte ve 60-70 cm. eninde hazırlanmalıdır. İki andal arasında 90-100 cm. çukur yürüme yolu bırakılmalıdır. Kenarlardaki andallar ile sera plastiği arasında en az 25-30 cm. aralık bulunmalıdır. Ancak hafif kumlu topraklarda dikimin sırtlara (andallara) yapılmasına gerek yoktur. Böyle seralarda düz olarak dikim yapılabilir.
Fideler 4 -5 hakiki yapraklı olduğu dönemde fazla bekletilmeden hazır-lanmış olan andalların her birine iki sıra olmak üzere sıra üzeri ve sıra arası 50 x 50 cm. mesafelerle dikilmelidir. Dikimde çukur derin açılmamalı ve fidenin kök boğazına kesinlikle toprak gelmemelidir. Fidelerin dikimi esnasında toprak nemi (tav) yeterli olmalıdır.
Andallara dikilen fideler, kök çürüklüğüne karşı harç ilaçlamasında kullandığımız gibi ikili ya da üçlü karışım şeklinde hazırlanan ilaçlı su ile can suyu şeklinde bitki kök boğazına gelecek şekilde ilaçlanmalıdır. Bu maksatla 100 litre suya 250 cc. Previcur’N + 100 gr. Carbendazim şeklinde ikili karışım veya 100 litre suya 600 gr. Aprin 35 DS. + 4000 gr. Pomarsol Forte veya Captan + 400 gr. Benomyl veya Carbendazim şeklinde üçlü karışım hazırlanabilir.
Andal 60-70 cm
Yürüme Yolu 90-100 cm.
Dış saha yetiştiriciliğinde Konya İli’nde fidelerin dışarıya nakli havaların normal seyri halinde 10 Mayıs’tan sonra yapılmalıdır.

BAKIM İŞLERİ
Çapalama
Dikimden sonra fazla bekletilmeden çapa yapılarak fidelerin kök boğazları gevşek toprakla doldurulur. Birinci çapadan 2-3 hafta sonra ikinci çapa yapılır. İkinci çapayla beraber fideler ipe alınmalıdır.
Kaymak tabakasını kırma, toprağın rutubetini muhafaza etmesi ve toprağın havalanmasının sağlanması bakımından gerekli görüldüğünde çapalama birkaç kez tekrarlanabilir. Yüzeydeki kökler nedeniyle derin çapadan kaçınılmalıdır.

Malçlama

Bitkilerin daha iyi gelişme gösterebilmeleri için toprağın fiziksel özelliklerini (sıcaklık, nem vb.) artırmak, kaliteli, erkenci ve bol ürün almak amacıyla toprak yüzeyinin ince bir tabakayla kaplanmasına malçlama denir.
Malç materyali olarak çam pürü, bitki sapları, saman balyaları, torf gibi maddeler kullanılabileceği gibi daha kullanışlı olarak değişik renk ve kalınlıktaki plastikler malç materyali olarak kullanılabilir.
Malçlamanın faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
- Malçlama toprak yüzeyinde buharlaşmayı önlediğinden daha az sulamaya ihtiyaç duyulur.
- Şeffaf plastikle malçlamada toprak sıcaklığı 3-5 0C daha fazla olduğundan bitki kökleri daha iyi gelişmekte ve bu durum kuvvetli bir büyümeyi teşvik etmektedir. Malçlamadan istenilen faydanın sağlanması için dikim yönünün kuzey-güney istikametinde olmasında büyük yararlar vardır. Özellikle ipe sardırılan, uzun boylu ve birbirini gölgeleyen domates gibi bitkilerde dikim kuzey-güney istika-metinde olmalıdır.
- Yabancı otların kontrolünde faydalıdır.
- Şeffaf plastik malçlarda, malçın altında biriken su damlacıkları ışığı yansıtarak sera içinde mütecanis bir aydınlatma (illimunasyon) sağlamakta ve bu durum fotosentez olayını artırmaktadır.
- Plastik malçlama toprak rutubetini tuttuğundan sera içerisinde rutubete bağlı olarak gelişen mantari ve bakteriyel hastalıkların yayılmasını önlemektedir
(Mildiyö gibi).
Malçlama toprak tam tavında iken dikime hazırlandıktan sonra plastik malç materyali gergin bir şekilde toprak üzerine serilir. Fidelerin geleceği yerlere + , O veya X şeklinde kesilerek fideler dikilir. Plastik yanlarından n şeklinde telle de toprağa tutturularak plastiğin kayması önlenir.
Ayrıca fideler dikildikten sonra da malç örtülebilir. Bu uygulamada malçın çekilmesi anında çok daha fazla dikkat etmek gerekir. 0,02 mm. kalınlığındaki plastik materyali dekara 18-20 kg. yeterli olmaktadır.

İpe Alma

Sırık domates çeşitleri kendiliğinden dikine büyüyemeyen bitkiler olduklarından dik büyüyebilmeleri için askıya alınmaları gerekir. İpe alma işlemi gecikince fideler sağa-sola yatar, kırılırlar ve ileri dönemlerde verimden düşerler.
Domates bitkilerinde gövde ve büyüme noktaları oldukça gevrek dokulardır. İpe alma ve sarma işlemlerinde bunların yaralanmamasına dikkat edilmelidir.
İpe almanın yararları şöyle sıralanabilir:
- İpe alma bitkide ışığı gören yüzeyin artmasını sağlar.
- İpe alınan domateslerde her türlü bakım işleri daha kolay olur.
- İpe alma üründe kaliteyi artırır.
- İpe alınan bitkilerde hastalık ve zararlı kontrolü kolaylaşır.
- Birim alana dikilen bitki sayısı artacağından verim artar.
Askıya alma şekilleri şunlardır.
Fideler yerlerine dikildikten sonra sıra üzeri boyunca yerden bir ip çekilir. Askı ipinin bir ucu yerdeki ipe, diğer ucu yukarıdaki tele bağlanır ve bitki bu ipe sardırılır.
İkinci bir yöntem ise, dip kısmından ileride bitkiyi boğmayacak şekilde genişçe olmak şartıyla bir düğüm atılır ve diğer ucu özel askı çengeline veya tepedeki tele bağlanır. Askı teline bağlamanın ileride bitki tel boyuna ulaştığında aşağıya kaydırma veya tepede yer değiştirmede kolaylık sağlama gibi avantajları vardır.

Budama

Domateste budama koltuk alma, yaprak alma ve tepe kesimi şeklindedir.
Bölge koşullarında önerilen daha önce de bahsedildiği gibi sırık domates çeşitleridir ve bunların tek gövde halinde büyütülmeleri gerekir. Bu yüzden yaprak sapı ile gövde arasındaki sürgünler 2-3 cm. boyundayken daha fazla büyütülmeden koparılmalıdır. Bu işlem için kesici alet kullanılmamalıdır. Sağlıklı ve suyu yeterli olan bitkilerde koltuklar elle rahatlıkla koparılabilmektedir.
Yaşlı, hastalıklı ve fizyolojik olarak hayatiyetini kaybetmiş yaprakların alınması gerekir. Böylece bitkilerde daha iyi havalanma ve ışıklanma sağlanmakta, diğer bakım işlemlerinin ve hasatın yapılması kolaylaşmaktadır.
Ayrıca ilk salkımdaki meyveler normal büyüklüğünü alıp renkleri dönmeye başladığında, bu salkımın altındaki yapraklar alınmalıdır. Üst salkımlardaki mey-veler de geliştikçe aynı şekilde onların altındaki yapraklar da alınmalıdır.
Yapraklar alınırken hastalıkları bulaştırma ihtimalinden dolayı bıçak, makas vb. kesici aletler kullanılmamalıdır. Bu iş elle rahatlıkla yapılabilir. Bunun için yaprak sapı önce gövdeye doğru yatırılır. Daha sonra geriye doğru kanırtılarak gövdeden koparılır.
Meyvelerin daha çabuk olgunlaşmaları ve daha iri olmaları için tepe alma işlemi yapılmalıdır. Tepe alma ile bitki gelişmesi durdurulur ve meyvelerin daha çabuk olgunlaşması teşvik edilmiş olur. Tepe alma işlemi bırakılması gereken Salkım sayısından sonra 2 yaprak bırakılarak bunun üzerinden gövdeyi kesme şeklinde uygulanır.

Bölge koşullarında domateste Mayıs dikiminde 8 salkım, Temmuz dikiminde 6 salkım ve Ağustos dikiminde 4 salkım bırakılıp tepesi kesilmelidir.

Sulama

Uygulama şekli nasıl olursa olsun, toprağa tatbik edilen belirli miktar suyun toprak içindeki durumu şöyle özetlenebilir:
a) Bitkilerin kök bölgesi içinde kalarak kolayca kullanılabilen biyolojik su.
b) Sızarak bitki kök bölgesinden uzaklaşan faydasız su.
c) Bitki kök bölgesinin hemen altında kalıp, kapilarite ile bitkilere kısmen faydalı olabilen ölü su.
Biyolojik su miktarını etkileyen faktörlerden birisi, bitkinin kök yapısıdır. Oldukça derin saçak köklerden oluşan domates bitkilerinde biyolojik su miktarı oldukça fazladır.
Domates yetiştiriciliğinde, toprakta rutubetin iyi bir şekilde tutulmasına ihtiyaç vardır. Rutubetin yetersizliği verimin azalmasına neden olur. Aynı şekilde fazla miktarda azotlu gübreleme ile fazla sulama da verimin düşmesine ve ürünün gecikmesine neden olur.
Sulamaya kök civarındaki toprak rutubetine batmak suretiyle karar verilir. Domatesin su isteği şöyle anlaşılır:
Büyüme noktasının altı iyice incelir, renk koyulaşır ve tüylülük miktarı artar, bitki bünyesindeki sertlik kaybolur. Koltuklar elastiki bir durum alırlar ve budama güçleşir. Bunun nedeni, bitki bünyesindeki suyun azalmasıdır. Eğer sabah saatlerinde koltuktan çıkan sürgünlerin koparılması güçleşmiş ise, başka bir ifade ile sürgünler kolayca kırılmıyorsa su verme zamanının geldiği anlaşılır. Bundan başka, sabah saat 8-9 sıralarında parlak yeşil renkte olması gereken yapraklar, donuk bir renge dönerlerse ve parlak sarı renkte olan çiçekler saman sarısı bir renge dönüşürlerse bitki su istiyor demektir.

Domates yetiştiriciliğinde ilk meyveler görülünceye kadar sulamadan kaçınılmalıdır. Bu devrede bitkiye lazım olan su, muntazam çapalama yapılarak toprakta muhafaza edilebilir. Hava çok kurak giderse, o zaman bir-iki defa fazla olmamak şartıyla su verilebilir. Yeni dikilmiş fideler için dikkatli olmak gerekir. Zira aşırı sulama toprak ısısını düşürür, toprağı havasız bırakır ve büyümeyi yavaşlatır. Meyve bağladıktan sonra tedrici olarak sulama artırılır. Sıcak havalarda kumlu topraklarda her 2-3 günde bir, ağır topraklarda 3-7 günde bir sulama yapılır.
Üretici şartlarında uygulanabilecek iki tip sulama şekli vardır:

a) Damla sulama
b) Karık veya tava sulama

Karık, tava veya düz sulamalar için en iyi uygulama az su-sık su prensibini uygulamaktır. Bölgemiz şartlarında uygulanabilecek sistem küçük alanlarda hortumla tek tek sulama ve sıra aralarına açılan karıklara su verme şeklidir.
Bölgemizde yeterince tanınmamasına rağmen salma ve karık usulü sulamanın çeşitli mahzurlarını ortadan kaldıran yeni bir sistem de damla sulama metodudur. Bu sistemde bitkinin günlük su ihtiyacına günlük olarak cevap verebilme olanağı vardır. Su ile birlikte gübrelemenin de yapılması mümkündür.
Damla sulama sisteminin başlıca avantajları şunlardır:

- Aşırı suyun sebep olduğu, bitki besin maddelerinin topraktan yıkanarak uzaklaşması bu sistemle asgariye iner.
- Verilen sudan bitki tam olarak istifade eder.
- Aşırı suyun sebep olduğu aşırı nemden dolayı çoğalan hastalıklar bu sistemle azaltılır.
- İstenildiği anda istenildiği kadar su verme imkanı sağlar.
- Su ve işçilikten tasarruf imkanı verir.
- Verim ve kalitede artış sağlanır.

Kültür bitkilerinin günlük su tüketimleri bitkinin büyüklüğüne, mevsime ve kültürün su isteğine göre değişebilir. Fakat unutulmamalıdır ki, toprağa uygulanan belirli miktar suyun ancak belirli bir miktarı bitki tarafından alınabilir olup, kalan kısmı ya sızarak topraktan uzaklaşır veya toprak kolloidleri tarafından tutularak bitki emrine verilmeyebilir.
Damla Sulama Sisteminde Debinin Ölçülmesi
Debi, belirli bir sistemde bir dakikada (veya bir saatte) boşaltılan su miktarı demektir.

Bir seraya döşenmiş olan damla sulama sisteminin debisini ölçmek için;
a) Toplam boru uzunluğu,
b) Toplam meme sayısı,
c) Meme başına ortalama debinin (dakikada cc. olarak) bilinmesi yeterlidir.

Meme başına ortalama debinin tayini için, sistem çalışır durumda iken, değişik hatların değişik memelerinden birer dakika süre ile akan su bir bardakta toplanıp ölçülür. Her memeden ayrı ve aynı süre için ölçüm yapılmalıdır. Ölçüm yapılan meme sayısı ne kadar fazla olursa yapılan işlem o derece doğru ve sağlıklı olur.
Değişik memelerden yapılan ölçümler arasında fazla bir farklılık olmamalıdır. Aksi takdirde sistemde tıkanma veya başka bir arıza var demektir.
Sonuç olarak ortalama meme verimi (debi) bulunur ve toplam meme sayısı ile çarpılarak tüm sistemden bir dakikada boşaltılan su miktarı bulunur.
Örneğin; 10 memeden yapılan ölçümler sonucu ortalama meme verimi 45 cc/dk. olarak bulunmuş ve tüm sistemde 4.400 adet meme mevcut ise, bu sistemin dakikadaki debisi: 4.400 x 45 = 198.000 cc (198 lt), saatteki debisi ise 60 x 198 = 11.880 lt’dir.

Tespit edilen bu ölçülere göre örneğin; seraya 4 ton su vermek için sistemin çalışma süresini hesaplamak basit bir orantıdan ibarettir.
11,88 ton su 60 dk’da akıyor ise
4,00 ton su X dk’da akar
_________________________________
4,00 x 60
X = -------------- = 20 dakika
11,88

Bu tespit zaman zaman yapılarak, sistemde tıkanma, verimde azalma veya dağılımda anormallik olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Domateste günlük su tüketimi yetiştirme mevsimine, bitkinin boyuna, sera içi sıcaklığına, toprak yapısına göre değişir.
Normal şartlar altında ilk sulamadan itibaren son sulamaya kadar, dekara verilecek su miktarı 1,5 tondan başlanarak 6,5 ton ile noktalanmalıdır. Ancak bu miktarları iklim ve toprak durumu etkileyebilir. 

Yukarıda anlatıldığı şekilde sistemin debisi bulunduktan sonra sulama yapmak artık çok kolaydır.
Sulamaya başlamadan önce seranın en az üç yerinde (baş, orta ve sonda) birer bitkinin hemen yanında ve bitkilerin saçak kök derinliğinde birer çukur açılır. Açılacak çukur bir memenin hemen altında değil, iki meme arasında açılmalıdır ki, memeden çıkan suyun direkt etkisinde olmasın.
Çukurlar açıldıktan sonra sulamaya geçilir. Makul bir süre sonra çukurlar devamlı kontrol edilerek, çukurların dip kısmında sızıntı su görüldüğü anda sulamaya son verilir.

Bu çukurlar saçak derinliği arttıkça kök derinliğine paralel olarak derinleştirilerek devamlı kullanılabildiği gibi toprakla doldurularak her sulamada yeni çukur da açılabilir.

Bu metot uygulanırken sistemin kaç dakika çalıştırıldığı kontrol edilmelidir. Yukarıda izah edilen hesaba göre kaç ton su verildiği kolayca bulunabilir. Birkaç yıl sonra kazanılan tecrübe nedeniyle belki de hiç çukur açmadan, verilecek su miktarı bilinebilir.

Üst Gübreleme

Üst gübrelemeye başlama zamanı kültürlere, toprak yapısına ve hava şartlarına göre değişirse de, genellikle ilk meyvelerin görülmesinden itibaren başlamak uygundur. Daha erken başlanacak gübrelemeler sonucu bitki köklerinin toprak içindeki dağılım alanı kısıtlanır, diğer bir ifade ile kökler tembelleşir. Ayrıca bitkilerin mahsule yatması gecikir.

Bundan sonra hasat sonuna kadar her hafta 15 kg. Amonyum Nitrat, 15 kg. Potasyum Nitrat gübresi verilmelidir.
Bitkinin mikro element ihtiyacını karşılamak için mikro element ağırlıklı yaprak gübreleri kullanılmalıdır. Bir önceki yıl mikro element noksanlıkları görülmüşse buna özellikle dikkat etmek gerekir.

Eğer seranızda damla sulama sistemi varsa; bu sistemin getirdiği en büyük kolaylıklardan birisi de gübre uygulamalarına getirdiği kolaylıktır.
Ancak; bu sistemle uygulanacak gübrelerin belirli özellikleri vardır. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

a) Sulama sisteminde aşınmaya sebep olmamalıdır.
b) Suda % 100 çözünmeli, memelerin tıkanmasına sebep olacak artık bırakmamalıdır.
c) Bitki tarafından kolay alınması için şelatlanmış olmalı ve bünyesinde iz elementleri ihtiva etmelidir.
d) Bitkilere zararlı ve toprak bünyesini bozan kimyasal maddeleri (Cl, Fl, Na, HCO3 ve aşırı SO4) içermemelidir.
Tüm bu özellikleri taşıyan gübreler oldukça pahalı oldukları için tüm sezon ihtiyacını bu gübrelerle karşılamak ekonomik sınırların üzerine çıkar. Bu yüzden ana besin maddelerini şu gübrelerle karşılama yoluna gitmeliyiz:
- Azot ihtiyacı için: Amonyum Nitrat (% 33) ve Üre (% 46).
- Potasyum ve Azot ihtiyacını birlikte karşılamak için: Potasyum Nitrat (13-0-46).
- Fosfor ihtiyacı için: Fosforik asit.
Fosforik asit aynı zamanda tıkanan deliklerin açılmasında da kullanılır.
Işık şiddetinin düşük olduğu geç sonbahar ve kış aylarında üre kullanımı tavsiye edilmez. Bu nedenle, soğuk mevsimde azotun nitrat formu kullanılmalıdır.
Kompoze gübrelerle sülfat içeren gübrelerin damla sulama sistemlerinde kullanımı risklidir. Fosforlu gübrelerin (süper fosfat, triple süper fosfat) suda erime problemleri vardır.
Damla sulama sistemi ile uygulanacak gübre miktarları, uygulanacak su miktarı ile orantılıdır. Genel tavsiye, her 1 litre suyun içinde ortalama 0,3 gram saf NPK bulunması şeklindedir. Bu doz ve uygulanacak su miktarına göre, kullanılacak gübre miktarını hesaplamak kolaylaşmaktadır.

Örneğin; dekara 1500 litre su ile uygulanacak 10-45-12 formülasyonlu bir gübreden ne kadar kullanacağımız şöyle hesaplanır:
- Bu formülasyonlu bir gübrenin 100 gramında toplam 10 + 45 + 12 = 67 gram N-P-K vardır.
- Kullanacağımız 1500 litre su ile uygulanacak saf madde miktarı:
1500 x 0,3 = 450 gram olacaktır.
- Buna göre:
67 gram saf NPK 100 gram gübrede varsa
450 gram saf NPK X gram gübrede vardır.
------------------------------------------------------------------
450 x 100
X = --------------- = 672 gram.
67
Yani vereceğimiz 1500 litre suyla beraber maksimum 672 gram gübre vermeliyiz.
Serada İklim Şartları
Fide dönemi içinde ortam sıcaklığı 18-20 0C civarında tutulmaya çalışılmalıdır.
Bitki döneminde sera içi optimum sıcaklık 25 0C civarında olmalı, en düşük sıcaklık 10 0C’nin üstünde tutulmalıdır. Maksimum sıcaklık 32 0C’nin üzerinde ol-mamalıdır.
Hasat

Kullanma amacına ve tüketim merkezine uzaklığına göre meyveler kırmızı, pembe veya yeşil-pembe renkte toplanır. Meyveler dallarından koparılırken avuca alınmalı ve sap etrafında döndürülerek koparılmalıdır. Aksi halde, sap çukurunda meydana gelen zedelenmeler,meyvenin süratle su kaybetmesine ve bazı enfeksiyonlar nedeniyle meyvenin bozulmasına neden olur.



KAYNAK: Aydın Tarım İl Müdürlüğü

Serada Bombus Arısı Kullanımı


Serada Sebze Yetiştiriciliğinde Bombus Arısı Kullanımı


Seralar içerisinde ve dış ortamda döllenmeyi sağlayıcı böceklerin ve hava hareketlerinin bulunmayışı, bu böceklerin aktif olarak çalıştıkları dönemler ile tarımsal üretimin eş zamanlı olmaması ve sera içerisinde yoğun pestisit kullanımı gibi nedenlerle üreticiler üretim için partenokarpik çeşitleri veya büyüme düzenleyicileri kullanmaktadır.

Seradaki sebzelerde özellikle domates çiçeklerinde tozlaşma oranına çok önem vermek gereklidir. Bilindiği gibi gerek meyve verimi gerekse meyve oluşumu her şeyden önce, sağlıklı bir tozlaşmayı izleyen döllenme olayına bağlı olarak gerçekleşir. Tozlaşma olayı ile döllenme arasındaki gelişme şu şekildedir.

-Polen tozlarının oluşumu,

-Polen tozlarının serbest hale geçmesi ve dağılması,

-Polen tozlarının stigmaya ulaşması ve tozlaşması,

-Polen tozlarının çimlenmesi ve stile geçmesi,

-Polen tüpünün yumurtalığa ulaşması,

-Döllenme olayının gerçekleşmesi.

Bu olay zincirinin tam oluşması halinde düzgün meyve elde edilir. Sebzelerde olumsuz koşullarda döllenmeyi sağlamak için çeşitli uygulamalar yapılmaktadır. Bunlar hormon kullanımı, vibrasyonla sallama tekniği, arı kullanımıdır. Hormon kullanımı en fazla uygulanan metot olmakla birlikte sakıncaları da mevcuttur. Hormon uygulaması sonucunda bitkilerde partenokarpik gelişme olmakta, tohum teşekkül etmeden meyve oluşmaktadır. Hormon kullanılarak yetiştirilen meyveler genellikle daha iri olmasına karşın meyve eti kalınlığı az ve içinde boşluk olması nedeniyle meyve ağırlığı ve meyve yoğunluğu daha az olmaktadır.

Hormon aşırı dozda uygulanırsa; meyve şekli bozulur, meyve kalitesinin düşmesine neden olmakta, pazarlanma şansı azalmaktadır. Tüketici bozuk şekilli meyveleri ve sağlığa zararlı maddeler içerdiği düşüncesiyle nedeniyle bunları satın almamaktadır.

Sebze yetiştiriciliğinde tozlaşmaya yardım amacıyla arılardan yararlanılmaktadır. Ülkemizde 1950'lerde bal arısı kullanılarak ilk defa başlayan bu süreç bombus arılarının kullanımı ile yoğun bir şekilde sürmektedir. Dünyada yaklaşık 400 kadar bombus arısı türü saptanmıştır. Bombus arıları, yabani arılar içinde iri yapıları, tüyleri ve göz alıcı renkleriyle dikkat çekerler. En fazla yetiştirilen ve kullanılan türü Bombus terrestris'dir. Bombuslar ilk kez ülkemize 1993 yılında girmişdir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 1997-1998 yıllarında bombus üretiminin Türkiyede yapılması koşuluyla ithalatına izin vermesiyle bombusların polinatör (tozlayıcı) olarak kullanımı artmıştır. Bombus arıları bu aşamada beklenenden çok fazla ilgi görmüş ve benimsenmiştir.

Yapılan çok sayıda araştırma sonucuna göre tozlaşma ve verim üzerine bal arıları ve bombus arıları ve değişik yöntemler karşılaştırılmış; bombus arılarının bal arısı ve diğer tekniklerden daha etkili ve başarılı oldukları, verimi büyük oranda artırdığını ve üretim girdilerini azalttığı tesbit edilmiştir.

Bombus arılarının bu noktada başarılı olmalarının nedenleri şunlardır;

-Bombuslar bitki çiçeklerini bal arılarına göre daha sıklıkla ziyaret ederler, daha sadıktırlar ve haberleşme sistemleri çok gelişmişdir.

-Bal arıları Ocak- Nisan ayları arası aktifdirler, bombuslar bütün yıl aktifdir.

-Düşük sıcaklıklarda aktifdirler, 4-5 o C' nin üzerinde çalışabilirler.

-Düşük ışık yoğunluğunda çalışabilirler.

-Dilleri bal arısına göre daha uzun olup, ağır oldukları çiçeği daha iyi vibrate ederler.

-Bombus arıları bir uçuşta 400 domates çiçeğinde tozlaşma yapabilir, 1 dakikada 10-20 çiçeği ziyaret edebilir.

-Bir işçi arı kış döneminde 3 gün boyunca serada 10 dekarlık bir alanda 20,000 çiçekte tozlaşma yapabilir.

Bombuslar için hafif, iki bölmeli kartondan yapılmış kovanlar kullanılır. Kovan seraya 0,5-1 m. yükseğe doğrudan güneş ışığından korunacak şekilde yerleştirilir. 1000-3000 m2 büyüklükteki bir domates serasına 50-60 işçili bir kovan yeterlidir. Bir kovanın ömrü yaklaşık 6-8 haftadır.

Çiçeklenme başlangıcında kovan seraya konur, 4-7 gün sonra arılar tozlanmaya yardımcı olmaya başlar. Bal arıları gibi hastalıklardan etkilenmez ve birbirine bulaştırmazlar.Tarımsal ilaçlama yapılacaksa kovanlar hava karardıktan sonra yerinden alınıp, ilaçlamanın tesiri geçince yerine tekrar getirilmelidir. Sera içerisinde yapılan yüksek dozlardaki CO2 gübrelemesi de bombuslar için zararlıdır.

Bombus arısı kullanımı hızla yaygınlaşmaktadır. Yoğun pestisit kullanımı bombus arısı kullanımını sınırlamaktadır. Bazı üreticiler de bombus arısının önemini tam kavrayamamışlardır. Daha sağlıklı ve kaliteli ürün, pazar değeri yüksek ürün elde etmek için bombus arıları kullanılmalıdır.


Sera Toprağı


Sera Toprağı


Toprak, bitki için bir durak yeri olduğu gibi, su ve bitki besin maddelerinin kaynağım da oluşturur. Bu nedenle optimum bir üretim için toprak gerekli havalanma ve nem depolamayı sağlayacak şekilde yeterli gözenek büyüklüğüne ve dağılımına sahip olmalıdır. Kök gelişmesi için uygun ortamı oluşturan toprak, mineral, organik bunların karışımı ve bazı yapay maddelerden oluşabilir. Seralarda yüksek verim elde edebilmek için, geçirgen, verimli, derin, su tutma kapasitesi yüksek topraklar seçilir. Taban suyu düzeyi bitki kök derinliğinden yüksek, alt katman toprağın yapısı ağır olan topraklarda drenaj problemi oluşur. Bu tip topraklar özellikle yıllık bitkiler için uygun değildir. Taban suyu yüksek topraklarda ısıtma giderleri fazlalaşır ve buharla sterilizasyon güçleşir.

Arazi Eğimi

Sera yeri seçiminde arazi eğimi ve eğim yönü önemlidir. Yirminci asra gelmeden önce kışın güneş ışınlarından yararlanmak için seralar arazilerin güney yamaçlarına inşa edilirlerdi. Bu tip yamaç arazilerde aşağı ve yukarı doğru hareket oldukça zor ve işçilik gereksinimi fazladır. Ancak o günlerde işçilik masrafları çok düşük olduğundan bu sorun halledilebiliyordu. Günümüzde işçilik giderleri oldukça yüksektir ve aynı zamanda da sera mekanizasyonunda kullanılan bir çok alet ve ekipmanın çalışması içinde düz bir sera tabanına gereksinim vardır. Yamaç arazilerde diğer bir seçenek teraslama ise de bu uygulama ilk yatırım masraflarım artırmaktadır. O halde sera yeri düz, iyi drenaj koşulları sağlayacak, tuz birikimini azaltacak ve yeterli bir toprak havalanmasını temin edecek bir topografik yapıya sahip olmalıdır. Yüksek taban suyu olan yerlerde topraklar su ile doygun hale gelerek seranın efektif kullanımım etkileyecektir. Özellikle yağışı bol bölgelerde fazla suyun toprak yüzeyinden drene olmasını sağlayabilecek yeterli eğimin bulunmadığı yerler seçilmemelidir. Sera içinde eğimin Üniform olması gerekir. Bu hem sulamada kolaylık sağlar hem de havanın yükselmesine soğuk havanın oturmasına (çökmesine) neden olacak sera içi koşullarında olumsuzluk yaratır.

Sera yerinin eğimli oluşu, doğal akımlı su ile ısıtma sistemlerinin çalışmasını kolaylaştırır. Eğimi % 1-1.5'dan az olmayan hafif eğimli araziler doğal akımlı sıcak sulu ısıtma sistemlerinin uygulanabilmesine olanak sağlar. Yine blok seralarda oluklara verilecek eğim için de gereklidir.